ein Bild


ANASAYFA YAP

 
FAVORİLERE EKLE

 
ZİYARETÇİ DEFTERİ


   
 
  ANI 9
 
Nizamettin Nazif TEPEDELENCİOĞLU
 
... İşte o günlerden birinde, bir öğle yemeğinden sonra büromda çalışırken yine bizi ziyarete geldiğini görmüştüm. Akif, bir parça dalgındı.
 Şimdi onun kırk yıl önce bir yaz gününde gazetenin daracık yazı odasında marangoz elinden yeni çıkmış adi tahtadan bir masanın yanında; yanı başımda cüssesinden gıcırdayan cılız bir tahta iskemle üzerinde oturduğunu görür gibi oluyorum. (...) kocaman bir el kurşun kalemlerden birini kavrıyor. Aslan pençesini andıran bir toplu iğne kadar ufaklaşan kalemi elinde tuttuğu bir kâğıt tomarı süratle gezdiriyor... İşte genç gözlerime çarpan yedi kelime;
 Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak... Onun çalıştığını görünce kendisini lafa tutmadım. İşime devam ettim. Aradan ne kadar zaman geçti bilmem. Belki yirmi dakika, belki yarım saat. Birden neşeli bir sesle bana hitap ettiğini duydum.
 - Dinle bakalım delikanlı!
 -Buyur üstad...
 Sana bîr şey okuyacağım. Bakalım nasıl bulacaksın?
 Ve Estağfurullah üstad dememe vakit bırakmadan gayet hafif bir sesle okumaya başladı. (...)
 -Sehlimümteni...
 - O kadar ileriye gitme... Beğenirler mi dersin?
 - Hakimiyeti Milliye'nin bunu neşredecek nüshası kapışılır kanaatindeyim. Tamamladınız mı?
 - Henüz değil... Fakat yarın öğle üzerine kadar bitirmeye mecburum.
 - Neden bu acele üstadım?
 - Acemi çapkın, bunu İstiklâl Marşı Komisyonu'na vereceğim. Hakimiyet'e değil. En son müddet yarın.
 - Öyle ise üstad... beş yüz lirayı kazanacağımıza yemin edebilirim.
 Gözlerini odanın bir köşesine daldırarak heyecandan boğulan bir sesle:
 - Beş yüz lira mı, dedi, onu almayacağıma seni temin ederim. Fakat bugünkü isyanı en iyi ben ifadelendirmek istiyorum. Bunun için bilemezsin içimde ne büyük bir istek var...
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol