ein Bild


ANASAYFA YAP

 
FAVORİLERE EKLE

 
ZİYARETÇİ DEFTERİ


   
 
  BAYRAM
 
BAYRAM
 
 Âfâk bütün hande, cihan başka cihandır;
 Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!
 Bayramda güler çehre-i ma'sûm-i sabâvet,
 Ümmîd çocuk sûret-i sâfında iyandır
 Her cebhede bir nûr-i mücerred lemeânda;
 Her dîdede bir rûh demâ-dem cevelândır.
 Âlâm-ı hayâtın iki kat büktüğü ecsâd
 Feyzindeki te'sîr ile âsûde revandır.
 Ferdâ yı sükûn perveridir sâl-i cidâlin,
 Nevmîd düşen kalbe ümîd-âver-i candır.
 Heycâ yı maîşetteki feryâd-ı mehîbin
 Dünyâda biraz dindiği an varsa bu andır.
 Subhunda bahârın şu sabâhat bulunur mu?
 Bak çehre-i gabrâya: Nasıl şen, ne civandır!
 Her sînede bir kalb-i meserret darabanda,
 Her kalbde bir âlem-i eşvâk nihandır.
 Raksân oluyor cünbüş-i dûşiyle anâsır,
 Gûya ki bütün sadr-ı zemin pür-galeyandır.
 Eşbahı da cûşân ediyor feyz-i mübîni,
 Yâ Rab bu nasıl rûh-i avâlim-sereyandır!
 Bayramda gelir yâ da ne hoş hâtıralar ki:
 Bin ömre verilmez, o kadar kadri girandır,
 Iydin bana dâim görünür levh-i kerîmi:
 Mâzî-i tufûliyyetimin yâd-ı besîmi.
 Birinci gün hava bir parça nâ-müsâiddi;
 İkinci gün açılıp, sonra pek güzel gitti.
 Dedim ki: Fâtih'e çıksam yavaşça, bir yanda
 Durup o âlemi seyreylesem de meydanda,
 Ziyâret etsem ehibbâyı sonradan... Hoş olur.
 Bütün gün evde oturmak ne olsa pek boştur.
 Bu arzû-yi tenezzüh gelince, artık ben
 Durur muyum? Ne gezer! Fırladım hemen evden.
 Gelin de bayramı Fâtih'te seyredin, zîrâ
 Hayâle, hâtıra sığmaz o herc ü merc-i safâ,
 Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan
 Tutun da, tâ dedemiz demlerinden arta kalan,
 Asırlar ölçüsü boy boy asâlı nesle kadar,
 Büyük küçük bütün efrâd-ı belde, hepsi de var!
 Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar,
 İçinde darbuka, deflerle zilli şakşaklar:
 Biraz gidin: Kocaman bir çadır... Önünde bütün,
 Çoluk çocuk birer onluk verip de girmek için
 Nöbetle bekleşiyorlar. Acep içinde ne var?
 Caponya'dan gelen, insan suratlı bir canavar!
 Geçin: Sırayla çadırlar. Önünde her birinin
 Diyor: Kuzum, girecek varsa, durmasın girsin.
 Bağırmadan sesi bitmiş ayaklı bir i'lân.
 Alın gözüm, buna derler...  sadâsı her yandan.
 Alettirikçilerin keyfi pek yolunda hele:
 Gelen yapışmada bir mutlaka o saplı tele.
 Terâzilerden adam eksik olmuyor; birisi
 İnince binmede artık onun da hemşerisi:
Hak okka çünkü bu kantar... Firenk icâdı gıram
 Değil! Diremleri dört yüz, hesapta şaşmaz adam.
 -Muhallebim ne de kaymak!
 -Şifâlıdır ma'cun!
 Simid mi istedin ağa?
 -Yokmuş onluğum, dursun.
 O başta: Kuskunu kopmuş eyerli düldüller,
 Bu başta: Paldımı düşmüş semerli bülbüller!
 Baloncular, hacıyatmazcılar, fırıldaklar,
 Horoz şekerleri, civ civ öten oyuncaklar;
 Sağında atlıkarınca, solunda tahtırevan;
 Önünde bir sürü çekçek, tepende çiftekolan.
 Öbek öbek yere çökmüş kömür çeken develer...
 Ferâğ-ı bâl ile birden geviş getirmedeler.
 Koşan, gezen, oturan, mâniler düzüp çağıran,
 Davullu zurnalı dans! eyleyen, coşup bağıran
 Bu kâinât-ı sürûrun içinde gezdikçe,
 Çocukların tarafındaydı en çok eğlence.
 Güzelce süslenerek dest-i nâz-ı mâderle;
 Birer çiçek gibi nevvâr olan bebeklerle
 Gelirdi safa-i mevvâc-ı ıyde başka hayat...
 Bütün sürûr ü şetâretti gördüğüm harekât!
 Onar parayla biraz sallanırdılar... Derken,
 Dururdu Yandı! sadâsıyle türküler birden.
 -Ayol, demin daha yanmıştı â! Herif sen de...
 -Peki kızım, azıcık fazla sallarım ben de.
 Deniz dalgasız olmaz
 Gönül sevdasız olmaz,
 Yâri güzel olanın
 Başı belâsız olmaz!
 Haydindi mini mini mâşallah
 Kavuşuruz inşallah...
 Fakat bu levha-i handâna karşı, pek yaşlı
 Bir ihtiyar kadının koltuğunda, gür kaşlı,
 Uzunca saçlı güzel bir kız ağlayıp duruyor.
 Gelen geçen, bu niçin ağlıyor? diyor, soruyor.
 -Yetim ayol... Bana evlâd belâsıdır bu acı.
 Çocuk değil mi? Salıncak! diyor...
 Kuzum, biraz bu da binsin... Ne var sevâbına say...
 Yetim sevindirenin ömrü çok olur...
 Hemen o kız da salıncakçının mürüvvetine,
 Katıldı ağlamayan kızların, şetâretine.
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol